Her yerde her zaman görüyoruz, “sevgi”, “sevmek”, “kendini sevmek” gibi ifadeler, ya da kalp işaretleri. Bazılarımızın içini ısıtırken, bazılarımızı da kendilerinde direnç gösterdikleri birşeyler sebebiyle rahatsız ediyor olmalı bu paylaşımlar. Çoğumuza sarkastik olmak daha kolay geliyor.
Sevgisizlik her yerde, gerginlik, tahammülsüzlük ve güvensizlik. Kalbiniz sevgi dolu ve dingin olmadığında, içerisine öfke ve huzursuzluk koyduğunuzda, dış dünyayla uyumunuzun nasıl da bozulduğunu farkediyor musunuz?
Dünyanın sevgi dolu ama bunu çoğu zaman göstermekten çekinen insanları olarak diğer insanlarla, doğayla yakaladığınız uyumun güzelliği, onun verdiği huzur ve umut duygusunu da bir kenara bırakmış oluyoruz. Haklı olmak, sürekli en doğrusunu yapmak, hatalı taraf olduğunu kabul etmemek için verdiğimiz mücadele bazen inanılmaz.
Sevgimi fırsat buldukça göstermeye ve gelen sevgiyi kabul etmeye, sevgiyi en önemli değerim olarak hayatıma sokmaya başladığımda, hayatımdaki bazı hisler tamamıyla değişti. Daha huzurlu, her zaman haklı olması gerekmeyen, duygularını daha rahat dışa vurabilen, hata yapmaktan eskisi kadar korkmayan birisi oldum. Bu yumuşaklık beni hafifletti.
Bu yazıyı yazarken aklımda hep birisi vardı: Selis Gülmen. Katıldığım seminerlerde o asistanken ya da onu her gördüğümde sevgi dolu desteğini hissettiğim enerji ve mutluluk dolu bir kadın o. Cıvıl cıvıl, pırıl pırıl. Hep heyecanlı, çocuksu tutkusunu hiç kaybetmeyen biri. Baktığınızda hayatın geçmişte onun için de sürekli günlük güneşlik olmadığını ama varsa da geçmiş acısını çok güzel bir şeye dönüştürebilmiş olduğunu anlarsınız. Bugün onun doğumgünü ve bu yazı onun için… Seni seviyorum Selis.
Share On