Geçtiğimiz Perşembe, Lütfi Kırdar’da 2014 İnsan Kaynakları Zirvesi’nin kapanış etkinliği olarak Iyeoka konseri vardı. O sektörde çalışan arkadaşlarımın davetiyle konsere gitmek için kaydımı yaptırdım. Konser öncesinde Iyeoka hakkındaki bilgim sadece “Simply Falling” şarkısından ibaretti. Bu şarkıyı ilk duyduğum anda çarpılmış olsam da konsere çok büyük bir beklentim olmadan gitmiş olduğumu söylemeliyim. Mekana vardığımda oradaki arkadaşlarımla vakit geçirdikten sonra konserin yapılacağı salona geçtik ve olacakları beklemeye başladık. Iyeoka büyüleyici enerjisiyle seyircinin arasından odaya girdi ve sahneye doğru konuşarak ve bizleri selamlayarak ilerledi.
Kendi öyküsünü, eskiden bir eczacıyken nasıl ünlü bir müzisyen olduğunu, nasıl hiç hayallerine inanmaktan vazgeçmediğini bizlere sıcak, mütevazi, ilham verici ve güçlü anlatım diliyle anlattı. Seçtiği sözcükler ve ses tonu o kadar yalın, içten ve cesaret vericiydi ki; konuşmanın ortalarına doğru ben de dahil izleyicilerin büyük bir kısmının ağladığını farkettim. Iyeoka bizlere cesareti, mucizeleri, hayallerin için çalışmayı, parlamayı kendi tecrübeleriyle ve masalsı diliyle anlattı. Kısa süre içerisinde tüm izleyiciyi kalplerinden yakalamıştı ve sonra müzik başladı. Uzun zamandır bu kadar ilham verici bir konuşma dinlememiştim ve bu kadar hayat dolu biriyle karşılaşmamıştım.
İçeriye almazlar düşüncesiyle yanımda fotoğraf makinemi getirmediğim için sonradan üzüldüm, çünkü içeride harika renkler ve ışıklardan oluşan bir sahne vardı ve bulunduğum yerden çok iyi pozlar yakalayabilirdim. Yine de Iphone’la çekebildiğim kareleri de bu yazıya ekliyorum.
Konserin bitiminde mikrofonundan bizlere seslenerek, dileyenleri kendisiyle konuşmaya, CD’sini imzalamaya, sarılmaya davet etti. Bu şansı kaçırmadık.
Bazen işaretler hakikaten en çok ihtiyacınız olduğunda ve siz onları hiç beklemezken karşınıza çıkıyor. Acaba üşenip gitmediğimiz başka yerlerde neler kaçırıyoruz?
Share On